31 Ağustos 2012 Cuma

Epilogue

Daha dönmeme 18 gün var ama ben bitişe yaklaştığımı hissediyorum. Nedense üstümde tuhaf bir hüzün var. Eylüle yaklaştığımızdan kafayı yiyen havadan olsa gerek... Pek çok hayal kırıklığının yanı sıra pek çok kazancı da oldu bana bu stajın. Bir kere artık her yere gidebilir, her şeyi yapabilirim gibi hissediyorum. 6 ülke, 14 şehir... 6 ay önce falan söyleseler inanmazdım asla, çoğuna da kendi çabalarımla tek başıma yola çıkarak ve yarı yolda bana eşlik edecek yoldaşlar bularak gittim. Kendim açımdan en büyük meydan okuma ve en özgüvenime katkıda bulanan şey ise Norveç'e sadece internetten tanıdığım birine güvenerek gecenin bir yarısında başlayan ve bitmek bilmeyen yolculuğa çıkmamdı. Güven sorunlarımın bir kısmını da böylece aştığıma inanmak istiyorum.

Neden Norveç gezimi bu kadar abarttığıma gelirsek, daha önceki gittiğim yerlerde yanımda ya lise arkadaşım vardı ya da buradan tanıştığım birkaç kişiyle beraber yola çıkıyor (en azından Almanya sınırları içinde bir yerde buluşarak) ve gideceğimiz yere öyle gidiyor, hostelde veya daha önce ayarlanmış yerlerde kalıyorduk. Burada tek dayanağım 2 yıldır internetten sık sık konuştuğum Norveçli arkadaşımdı ve onu bulamadığım sürece hiçbir back-up planım da yoktu. Biraz kontrol manyağı olduğumu inkar etmeyeceğim, bu şekilde işimi şansa bırakmak benim için bir gelişme sayılır yine. Diğer unsur ise uçağın Frankurt Hahn havaalanından 8:45'te kalkması ve benim yaşadığım yerden yaklaşık 4-5 saat uzaklıkta olmasıydı. Onun için de yine control freak güçlerimi bir araya getirip bütün tersliklere karşı planlarımı ayarlamıştım. Fakat Murphy yine bana son oyununu oynadı ve sonuç olarak daha önce hiç gitmediğim Mannheim bus terminal'dan 2:45'te olan airport express'e binme kararını 5 dakika içinde almak zorunda kaldım, neyse ki şanslıydım ve her şey yolunda gitti. Norveç'teki arkadaşım da tek kelimeyle mükemmel bir insan olduğu için bana tüm desteği sağladı, istediğim pek çok yeri gezdim ve beni sabah 6:30'da kalkacak saçma Ryanair uçuşum için gecenin 3'ünde kalkıp Oslo'daki havaalanına bırakmaya gönüllü oldu. Geziye dair pek çok ayrıntı var ama ben Norveç'i dağlarıyla, fjordlarıyla, brunost waffle'ıyla ve dünya tatlısı Langli ailesiyle hatırlayacağım.

O kadar geziden sonra soyulmuş gibi parasız kaldığımdan bahsetmeye gerek var mı acaba? Rezillik... Oysa o kadar dikkatli harcamaya çalışmıştım paramı ama fakirliğin gözü çıksın. Şimdi 7 eylüle kadar Karlsruhe'de oturup Ziraat'ten son öğrenim kredimin yatmasını bekleyeceğim. Dönmeme de çok az kaldı, özlerim ki ben buraları, en çok da sırt çantamı omuzuma alıp elimde haritayla hiç bilmediğim onca şehiri gezmeyi. Çok kötü alıştım, hayal ettiklerimden elbette az ama yine de çok güzeldi. Bir daha geri gelirim değil mi? Daha İsveç var, Hollanda var, Prag var... Yok yok yine gelmem lazım, olmaz böyle. Belki o zaman hayal ettiklerimin diğer kısmını da gerçekleştiririm kıpsss.