21 Nisan 2021 Çarşamba

K-drama serileri

 




Şimdi de hiç ama hiç uzman olmadığım bir konuya gireceğim; Kore dizileri! Kore dizileri konusundaki genel fikrim 50-50%, hit or miss oldu. Bazıları gerçekten konusu ve işlenişi itibariyle sardı, bazıları da vıcık vıcık romantizm ve konusuzluktan 2-3 bölüm sonra unutulanlar listesine girdi. Kore dizilerini, biraz Hollywood dizilerinin Türk dizileri sosuna bulanmış hali gibi buldum ben, Hollywood ya da Britanya dizileri gibi sıradışı veya fantastik konu seçimine gidip Türk dizileri gibi slow-burn romantizm, neredeyse sıfır erotizm ve bazen uzun bakışmalı ve müzik klibi çekimlerine girebiliyorlar. Bir de Türk dizileri gibi genel manada böyle şaşalı hayatları, aşırı zengin karakterleri, onların mansiyon gibi evlerini ve süslü püslü kıyafetlerini de göstermeyi epey seviyorlar. Bazıları ise tarihi drama kısmına girip benim gibi weebooları bazen mutlu edebiliyor. Neyse ki Türk dizileri gibi 2.5 saatlik bölüm çekip 250 bölüm şeklinde süründürmüyorlar, birer saatlik en fazla 20 bölümle hikayeyi bağlıyorlar.  Şimdi bu bahsettiğim şeyleri kapsayan (çoğu fantastik konulu, ee haliyle benim favorilerim) ama yine de epey saran ve bazen güldüren beğendiğim dizilerden birkaçını önereceğim:

Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo
 
Yapım yılı: 2016
Bölüm sayısı: 20

Duyduğum kadarıyla Korelilerden ziyade bu diziyi daha çok batılı izleyiciler tutmuş. Çünkü komik bir tarihi drama gibi başlayıp biraz Game of Thrones brutalizmine doğru ilerliyor.  Benim de şu ana kadar izlediklerim arasında en çok ilgimi çeken bu dizi oldu sanırım. Ana karakter çok beğendiğim sevimli aktriz ve şarkıcı IU tarafından canlandırılıyor. 

Konusuna gelince 21. yüzyılda yaşayan ve özel yaşamında her şeyi ters gidip sevgilisinin onu en yakın arkadaşıyla aldattığını öğrenen bir kadın beklenmedik bir şekilde bir zaman yolculuğu yapıp kendini 941 yılında Goryeo döneminden bir kadın olan Hae Soo'nun bedeninde buluyor (yine IU tarafından canlandırılıyor). Tabii tesadüf o ya, o beden de aslında prenslerden birinin karısının kuzeniymiş. Bir şekilde Hae Soo kendini taht kavgası nedeniyle kardeş katlinin meşru sayıldığı saray entrikalarının ortasında buluyor. Az buçuk tarihi bilgileriyle hayatta kalmaya çalışan Hae Soo, ayrıca 8. ve 4. prens arasında kendini bir aşk üçgeninde buluyor. 

Bence cıvık romantizmi gayet dozunda ve politik kavgaların daha ön planda olduğu, tarihi dönemi çok hoş yansıtan, kostümlerin ve özellikle kadınların saçlarına taktıkları tokaların müthiş olduğu gayet sürükleyici bir dizi olmuş.

 Hotel Del Luna

Yapım yılı: 2019
Bölüm sayısı: 16

Yine bir IU dizisi, sanırım IU benim Koreli girl crush'ım olmuş, haha. Bu dizi aslında aşırı popüler ama bence popüleritesinin hakkını da veriyor.

Konu itibariyle bayağı fantastik aslında.  Ana karakterimiz Man-Wol, ölenlerin karşı tarafa geçmeden istiharet ettiği ve dünyevi dertleriyle ve bitmemiş işleriyle vedalaştığı, ölümlülere görünmez olan bir otelin yani Hotel Del Luna'nın sahibesi. Binlerce yıl önce işlediği bir günahtan dolayı oteli besleyen bir ağaca ruhu hapsolmuş durumda. Otelin personelleri de yüzyıllardır orada çalışan ruhlar ve birbirinden ilginç ve bence hepsi epey sempatik karakterler.  Fakat bu otelin faturaları ve vergileri ödemek, muhasebe gibi dünyevi ve sıkıcı görevlerini yapmak için bir insan müdüre ihtiyaçları var. Bu noktada borderline bir karakter olan Man-wol, haliyle aralarında zamanla romantizmin de gerçekleşeceği insanı bazı numaralarıyla buluyor ve görev başına getiriyor. İlk bölümler, bölümün hayaleti, onun hayatı ve huzura kavuşması (karşı tarafa geçiş veya reenkarnasyon) ya da revengeful ghosta dönüşüp Grim Reaper tarafından yok edilmesi hikayesi şeklinde ilerlese de sonra ana hikaye Man-Wol'un bin yıl önceki insan hayatındaki ilginç ve acı hikayesine dönüşerek izleyiciyi tatmin ediyor.

 Goblin (Guardian: The Lonely and Great God)

Yapım yılı: 2017
Bölüm sayısı: 16

Hotel Del Luna'nın asırlık yaştaki ana karakteri erkek olanı diyormuşum. Haha, aslında hikayelerin bayağı ortak noktası var. Burada da ana karakterin geçmişinde bir ihanet ve çok acı bir hikayesi var, bu yüzden ölümsüz  ve süper güçleri olan bir Goblin'e dönüşüyor ve 21. yyda günümüze adapte olmuş şekilde yaşamaya devam ediyor. Bu Goblin bir şekilde belalı olduğu bir ölüm meleğiyle aynı evi paylaşmaya başlıyorlar. Bence bu ölüm meleği ve antisosyal tavırları dizinin en güzel detayıydı.

Efsaneye göre Goblin'in kalbine saplanmış bir kılıç var, bu kılıcı sadece Goblin'in gelini görüp çıkarabilir ve Goblin'in ruhunu huzura kavuşturabilir. Bu noktada esas kızımız (Ji Eun Tak) dahil oluyor, maalesef kendisi hayaletleri görebilen bir liseli. Maalesef kısmı liseli olmasından geliyor, yoksa hop hop zıplayıp duran sevimli bir kızçe. Bu kız part time bir kafeteryada çalışarak hayatını sürdürmeye çalışırken zorba teyzesinin evinden de kaçınca Goblin ve ölüm meleği ile yaşamaya başlıyor. Kızın çalıştığı kafeteryanın sahibesi Sunny de ilginç bir şekilde ölüm meleğine aşık olunca işler karışıyor. Günümüz kısmı komedili, geçmiş ve tarihi olayları kısmı da epey dramlı olan bu dizi de benim gözümde genel hatlarıyla popüleritesini haketti. Favori çiftim, yalnız Goblin ve liseli Eun Tak değil de ikincil shipping çifti oldu.

 Crash Landing On You

Yapım yılı: 2019-2020
Bölüm sayısı: 16

Fantastik olmamasına rağmen epey ilginç bir konusu olan bir dizi ise Crash Landing On You idi. Yon-seri adında milyoner ve holding sahibi olan bir kadın bir paraşüt kazasında kendini Kuzey Kore sınırını geçmiş buluyor. Onu bulan askerlerden biri olan kaptan Ri (Hyun Bin), önce kadının casus olduğunu düşünüp onu rapor etmek istese de olayın kaza olduğuna ikna oluyor ve Yon-seri'yi ülkesine dönüşünü kaçak yollardan ayarlamaya çalışana kadar evinde misafir ediyor. Bu sırada şımarık ama iyi yürekli karakterimiz Yon-Seri Kuzey Kore'de elektiriğin bile belli zamanlarda verildiği bir sınır köy evinde, insanların yoksullukla sefaletle, bir yandan da saflıkla temizlikle dolu yaşamlarına tanık oluyor. Burada da ana karakterleri zaman zaman gölgede bırakan ikincil bir çift olayı var.

W: Two Worlds

Yapım yılı: 2016
Bölüm sayısı: 16

Bu k-dramanın da konusu anime bile olabilirmiş, bu da o derece fantastik. Babası webtoon yazarı olan, doktor resident'ı ana kadın karakter, Oh-Yeon Joo kendini garip bir şekilde favorisi olan bu webtoon'un içinde ve ana karakter Kang Chul ile karşı karşıya buluyor. Kang Chul, zeki ve yakışıklı bir karakter, ergenliğinde silah atışı sporunda şampiyonalara katıldığı sırada bir gün ailesini evde ölü buluyor. Silahta parmak izi bulunduğu için hapise atılıyor ama sonra suçsuzluğu kanıtlanıp serbest bırakılıyor. Yıllar sonra zengin olan Kang Chul, ailesini intikamını almak ve asıl katili bulmak için W adında bir dedektiflik ajansı kuruyor. Oh-Yeon Joo, beklenmedik şekilde webtoona katıldıktan sonra ise webtoon'un gidişi değişip biraz gerilimli bir polisiye hikayesine dönüşüyor.


 Memories of the Alhambra

Yapım yılı: 2018
Bölüm sayısı: 16

Granada belediyesinin turizme katkılarından dolayı para ödemesi gereken k-dramaya geldik. Bu drama için Sword Art Online gibi; ama bir tık daha iyisi diyebilirim. Zengin bir iş adamı Yoo-Jin Woo (Hyun Bin) gizemli bir game developer'dan aldığı mail sebebiyle Granada'ya geliyor ve şehrin dokusuna yedirilmiş ortaçağ temalı bir AR oyununun demosunu test ediyor. Oyun oynandığı sırada Granada'nın sokaklarını ana karakterle biz de bir bir geziyoruz. Rakip şirketin sahibiyle oyun içinde düello yaparken aslında oyunda öldürülen kişilerin gerçekte de kalp krizinden öldüğünü öğreniyoruz. Sonra iyice kafayı yiyip bu gizemi çözmeye çalışan Hyun Bin, pardon Yoo-Jin Woo, Granada'da oyunu dizayn eden ve gizemli bir şekilde ortadan kaybolan çocuğun evinde kalmaya başlıyor. Çocuğun kız kardeşiyle aralarında bir nevi romantizm oluşan ana karakterimiz, oyunun gizemini çözüp son level'de Alhambra'da sonuca ulaşmak için level kasmak durumunda, fakat öldürdüğü karakter her yağmur yağdığında  oyunda olup olmamasından bağımsız gelip onu da öldürmeye çalışıyor.

It's Okay to Not Be Okay
Yapım yılı: 2020
Bölüm sayısı: 16

Bu dizinin anlatımı biraz Tim Burton'umsu olsa da aslında dizinin konusu hiç öyle fantastik değil, tamamen akıl sağlığı, travmalar ve psikolojik sorunlar üzerine bir dizi. Ana karakterimiz çocukluğunda ağır bir travma yaşayan çocuk kitabı yazarı bir kadın (Moon-young) ve bir yandan akıl hastanesinde hasta bakıcı (Gang-tae) olarak çalışan bir yandan otizmli abisinin bakımıyla uğraşan bir adam.

Çocuklarından beri birbirini tanıyan bu iki karakterin kaderleri yetişkin yaşamlarında da otizmli abi, Sang-tae'nin kardeşiyle beraber hayranı olduğu Moon-young'un imza gününe gitmesiyle tekrar kesişiyor. Bir nevi anti-sosyal bozukluğa sahip bir karakter olan (Kore dizileri ve mental problemli kadın karakterleri, evet evet) Moon-young, Gang-tae'ye kafayı takıyor ve onu çocuklarında travma yaşadıkları küçük kasabaya kadar takip ediyor.

Özellikle otizmli abi Sang-tae'yi oynayan aktörün oyunculuğunu konuşturduğu, ara ara tempo düşse de genel manada sürükleyici bir dizi olmuş.

Bonus: Mr. Queen
Yapım yılı: 2020-2021
Bölüm sayısı: 20

Bu tarihi dramaya yakın zamanda başladım ve henüz sadece ortalarına kadar geldim. Sanırım aralarında en komik ve hafif tonda ilerliyeni bu. O yüzden morali bozuk olan ve öyle çok ağır dram izlemek istemeyenlere şimdiden önerebilirim.

Konusuna gelirsek, ünlü aşçı olan bir adam kaza geçirip ölüme yakın bir tecrübe geçirince kendini Joseon döneminde kraliçe adayı olan bir kadının bedeninde uyanmış buluyor. Tarihte yarım zekalı kukla kral olarak bilinen ama aslında ailesinin intikamı için saray entrikaları çeviren kralla aralarında bayağı komik diyaloglar geçiyor. Bir kadın bedeninde de olsa çapkın ana karakterimiz, yine saraydaki kadınlara yavşamaya çalışıyor falan. Bence ilginç olmuş, umarım devamı da güzel biter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder