9 Mayıs 2021 Pazar

Shadow and Bone

    

                                                    Image: IMDB

Bölüm sayısı: 8 (45-58 dakika)
Benim puanım: 7.5/10

Dün gece bitirmişken taze taze Netflix'teki Shadow and Bone serisi hakkında yazmaya geldim. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım beklentileri çok yüksek tutmazsak bence Netflix ortalmasına göre güzel ve sürükleyici bir dizi olmuş. Ama buna rağmen pek çok eleştirim olacak. Bu seri Leigh Bardugo'nun Grishaverse serisindeki iki farklı üçlemenin yani Shadow and Bone ve Six of Crows serilerindeki karakterlerinin senteziyle yapılmış bir dizi. Shadow and Bone, ana karakter Alina Starkov'un hikayesini anlatırken Crow Club (sanırım Türkçe'ye Kargalar Meclisi olarak çevrilmiş) üyeleri Kaz Brekker ve ekibi (Inej ve Jesper) ve ayrıca yan hikaye olarak gördüğümüz Nina ve Matthias karakterlerinin hepsi ise Six of Crows serisindenmiş. Bu iki seriyi birleştiren tek ortak nokta ise aynı evren olan Grishaverse'de geçmesi. Şimdi bu iki serinin birleştirilmesinden gelen bazı tutarsızlıklar var, ona da değineceğim. Fakat fantastik soslu romance young adult hikayesindeki karakterlerden ziyade bana Six of Crows serisindeki karakterler çok daha ilginç geldi, keşke tüm seri onların hikayesi üzerinden ilerleseydi. Alina ve hikayesi ise dediğim gibi tam bir fantastik soslu bir aşk üçgeni ve kimlik bunalımdaki bir ergenin kendini keşfi hikayesi. Eğer çok güzel ve derinlikli bir fantastik hikaye izleyeceğim diye buraya gelenler varsa hayal kırıklığına uğrayabilirler. Fakat benim gibi beklentiyi The Witcher serisi seviyesinde tutarsanız hoş vakit geçirebilirsiniz. Genel olarak eyyorlamam, evren yaratımı, prodüksüyon ve kostümler başarılı, oyunculuk ve senaryo olarak meh seviyesinde. Yine de fantastik edebiyatı ve sinemayı sevenleri eğlendirecek, hoş vakit geçirtececek çerez bir dizi olmuş.

Hikaye çarlık Rusya'sı esintileri barındıran kurgusal bir ülke olan Ravka'da geçiyor. Bu sebeple tüm karakterlerin ve mekanların adları Rusça. Ravka, nedeni bilinmeyen/ pek açıklanmayan sebeplerle kuzeyindeki ülke Fjerda (İskandinav esintileri) ve güneyindeki Shu (Uzakdoğu esintileri) denilen iki ülke ile  sürekli savaş halinde. Ravka, ayrıca Fold adı verilen bir sihirsel gölge bariyeri sebebiyle Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmış durumda. Ravka'da small science denilen bir çeşit psişik güçlere ya da simya gücüne sahip insanlar var, ve bunlara Grisha deniliyor. Bu insanlar hem Ravka içinde tehdit görülen ve cadı avcılığına maruz kalan hem de sınır ülkeleri tarafından ikinci sınıf görülen insanlar. Fakat gölgeleri çağırma gücüne sahip bir Grisha, yanlışlıkla Fold'u yaratınca, Ravka kraliyet ailesi, Grisha'ları Second Army yani ikincil ordu olarak kullanmaya başlıyor ve birden değere biniyorlar. Grisha'ların eğitim gördüğü yer olan Little Palace ve kraliyet merkezi ise dünyadan Fold yüzünden tamamen izole olmuş, East Ravka bölgesinde. Ravka'daki birincil ordu tracker/takipçi , haritacı (cartographer) ve piyade (soldier) diye üç ayrı gruptan oluşan normal insanlardan oluşmaktayken, ikincil ordudaki Grisha'lar da kendi arasında güçlerine göre 3 gruba ayrılıyor, bunlar şöyle:

Corporalki: İnsan vücudundaki öğeleri manipüle edebilen Grishalar. Kendi aralarında yine Heartrender (kalbi kontrol edebilen, insanların kalbini durdurabilen ve aynı zamanda yatıştırabilenler), Healer (normal iyileştiriciler) ve Tailor (insanların görünüşlerini değiştirebilen ve ayrıca estetik cerrah gibi çalışabilenler) olarak üç gruba ayrılıyor. Kırmızı kefta denilen kaftanı giyiyorlar.

Etherealki:  (Summoners) Dünyadaki ateş, su ve hava gibi genel elementleri kontrol edebilen çağırıcılar (bkz. Avatar the Last Airbender).  Mavi renkli kefta yani kaftan giyiyorlar. Ateşi çağırabilenlere Inferni (bir nevi FMA'daki Mustang'e benzer güçlere sahipler), havanın hareketlerini ve basıncını kontrol edebilenlere Squaler ve suyu kontrol edebilenlere Tidemarker deniyor. Bunlar arasında çok nadiren gölge çağırıcılar (Shadow Summoner) ve ışık çağırıcılar (Sun Summoner) da doğabiliyor. İkincil ordu olan Grisha'ların komutanı ise Kaptan Kirigan adında bir shadow summoner. Çok nadir bulunan bir güç olduğu için yüzyılar önce Fold'u yaratan shadow summonerın soyundan olduğu düşünülüyor.

Materialki:  (Diğer adıyla Fabrikators) Bu grup bir nevi o evrendeki mühendisler ve mimarlar gibi, materyalleri manipüle edebiliyor. Mor renkli kefta giyiyorlar Kendi içinde yine Durast (cam, metal, tahta ve taşı manipüle edebilenler) ve Alkemi (kimyasalları manipüle edebilenler) diye iki gruba ayrılıyorlar. 

Sanırım evreni yeterince anlattığıma göre, evrene kıyasla o kadar da matah olmayan hikayeye geçebilirim. Ana karakterimiz, Alina Starkov yarı Ravkan ve yarı Shu olan melez bir kız (sanırım kitapta böyle değilmiş ama kimlik bunalımındaki bir ergeni melez yapmak bence güzel sembolik bir detay olmuş). Yetimhanede Mal diye çok yakın arkadaşı olan bir çocukla beraber büyüyorlar. Mal ve Alina zamanında Grisha olup olmadıklarını test etmek için kan örneklerini almaya gelenlerden kaçmışlar, çünkü eğer biri Grisha çıkıp diğeri çıkmazsa birbirinden ayrılacaklar diye korkmuşlar (çünkü Grisha çıkan çocuklar Little Palace'a zorla götürülüp eğitiliyor). Yıllar sonra Alina haritacı olarak (cartographer) birincil orduya katılıyor ve tracker olan Mal'la tekrar bir araya geliyor.  Mal, Fold'u squallerlar tarafından kontrol edilen bir gemiyle geçmeyi hedefleyen bir göreve atanınca Alina, Mal'dan tekrar ayrı kalmamak için bir işler karıştırıp kendini de o göreve dahil ediyor. Fakat gemi henüz çok az ilerlemişlen Volcra adı verilen uçan korkunç gölge yaratıkları tarafından saldırıya uğruyor ve Alina Mal'ı kurtarmak için içgüdüsel olarak ışığı çağırarak herkesi ilk bölümde kurtarınca özel güçlere sahip ama kendinden habersiz, kimlik bunalımlı ana karakterimiz kendini belli ediyor.  Alina, bu çok özel güçleri sebebiyle direkt ikincil ordunun komutanı ve Grisha'ların eğitildiği Little Palace'ın başkanı kaptan Kirigan'ın (Ben Barnes) dikkatini çekiyor ve Kirigan'ın emriyle zorla Mal'dan ayrılıp saraya eğitime gönderiliyor. Amaç, Alina'yı yeterince güçlendirip Fold'u yok etmek için kullanmak...

Bunun dışında ilk bölümde diğer yan karakterle tanışıyoruz. Crow Club adı verilen Ketterdam'da (kurgusal Amsterdam) bir kumarhane sahibi olan Kaz Brekker, sebebini yine pek öğrenemediğimiz bir sebeple bir intikam hikayesi olan bir karakter, muhtemelen intikamının sebeplerinden biri olacak bir sebepten dolayı topallıyor ve bastonla yürüyor. Kaz'ın ekibindeki üyelerden Inej, 14 yaşındayken Suli ailesiyle akrobasi gezgin turundayken köleciler tarafından kaçırılmış ve ailesinden ayrılıp Grisha'ları ve özel yetenekli bazı insanların zorla çalıştırıldığı kerhane gibi bir yere satılmış, çok yetenekli ve cool bir kadın.  Diğer Crow Club üyesi ise Jesper adında silahlarla ve atışlarla arası çok iyi olan ama daha çok düzensiz, kumarbaz ve ayyaş ama bir hayli de komik ve sempatik olan bir gay karakter. Bu üçlü, hırsızlık çetesi gibi büyük soygunları kovalıyorlar ama yine de kendi içlerindeki bağlarla ahlaklı bir takımlar (Robin Hood çetesi gibi).  Kaz ve ekibi West Ravka'da Alina'yı kaçırıp getirenlere 1 milyon ödül verileceğini öğrenince hem Inej'in köle çek defterini kapatıp onu oradan tamamen kurtarmak hem de zengin olmak (muhtemelen Kaz'ın Pekka Rollins'ten intikamını almak) için bu göreve atlıyorlar. Fakat bunun için Ketterdam'dan East Ravka'ya gitmek yani bir çare bulup Fold'u geçmek zorundalar. Bu karakterlerin olduğu seriyi de okumadım, fakat Alina'nın hikayesinden daha az ergen olacağına ve daha güzel olacağına eminim. Diğer karakter olarak bize Kirigan için casusluk yapan çok yetenekli bir Corporalki olan Nina Zenik ise bağımsız bir hikayede. tanıtıldı. Çünkü Nina, önce Kaz ve ekibini karşılaması gerekirken cadı avcısı Fjerdanlar ve onların komutanı Matthias tarafından kaçırılıp köle gemisiyle Fjerda'ys götürülüyor. Sonra şans bu ya, gemi batıyor ve hayatta kalmak için Matthias'la birlik olmak zorunda kalıyorlar ve Jon Snow- Ygritte çakması bazı romantik anları beraber geçirince iki düşman halktan olan bu karakterler birbirine aşık oluyorlar. Şimdi en azından 1. sezon itibariyle Kaz ve ekibiyle Nina & Matthias'ın hikayesi görüldüğü gibi ana Shadow and Bone hikayesi yani Alina'nın hikayesinden epey kopuk. Yine de hikayeyi tipik young adult ergen fantastik hikayesi olmaktan bir nebze kurtarmış desem yalan olmaz.

Peki her şey iyi hoş da, eleştirilerim neydi, hangi kısmı çok ergendi diye sorarsanız sanırım o kısma spoilerla girmek zorundayım yoksa tüm hikayeyi anlatmış olurum:

---- Spoiler ---

Alina saraya götürülünce ilk başta Mal'a her gün mektup yazıyor. Mal da her gün onu düşünüp kendisi de mektup yazmasına rağmen Kirigan ve ekürileri sebebiyle bir türlü bu mektuplar birbirine ulaşmıyor. Sarayda kendini yalnız hisseden ama bir yandan Harry Potter gibi kurtarıcı olarak görülüp saygı gören Alina bir Grisha olarak kendini keşif sürecine giriyor.  İlk başta sürekli Baghra adı verilen öğretmenin baskısına rağmen ışık çağırma gücünü bir süre tam kapasitesiyle kullanmayı beceremiyor. Bu sırada Kirigan sürekli ona puslu puslu bakışlar atıyor, sen çok özelsin, ben seni anlıyorum, çünkü ben de bu özel gücüm yüzünden diğer insanlar tarafından dışlandım, diyor. Fold'u yararan black heretic'in soyundan olduğum için herkes benden iğrendi ve aynı zamanda korktu, çok yalnızım ve senin gelmenden mutluyum ayajları yapıyor. Yani sen de benim gibisin, biz beraber Fold'u yok edebiliriz ve bir ekip olabiliriz diye sürekli cringe serenadlar yapıyor. Mal'dan bir süre sonra umudunu kesen Alina ise, Kirigan yani Aleksander'ın cazibesine dayanamıyor ve kendini onun kollarına atıyor (bkz. Twilight, bkz. True Blood), lol. Ayrıca Mal'dan vazgeçince de birden gücünü aktive edebildiğini farkediyor. Sanırım burada yazar, Alina'nın sürekli Mal'dan ayrılmaktan korktuğu için asıl karakterini ve Grisha yanını baskıladığını ne zaman ona let it go diyince tam anlamıyla kendiyle barışabildiğini anlatmak istemiş ama bunu pedofilik Kirigan'ın tuzağına düşmeden de yapabilirdi bence, neyse. Burada bir aşk üçgenine girerek young adult serisi yolunu net çizgilerle çizmişler, maalesef.  Çünkü iki karakter var, birbirine çok aşıklar (Mal ve Alina) ama duygularını hiç açamamışlar, birden hikayeye evil sexy karakter (Aleksander) giriyor ve esas kızın aklını çeliyor. Tanıdık gelmedi mi? Zaten hikaye bir nevi fazla beklendik ilerlediği için bazı klişelerden kaçamadığını ileride de sık sık görüyoruz.

Bir de Alina'nın Aleksander ile yiyişmeye başladığı bölümün sonunda öğretmen Baghra'nın aslında Aleksander'ın annesi olduğunu öğrenmemiz ve Alina'yı uyarıp aslında Kirigan'ın aslında takma bir soylu adı olduğunu söyleyip Alexander'ın aslında yüzyıllar önce Fold'u yaratan black heretic, Darkling olduğunu açıklaması biraz aceleye getirilmişti bence. Sanırım bu 5. bölümdü, bundan sonra zaten ilginç olabilecek hikaye potansiyeli git gide, biraz lise tiyatro kulübünün piyesine döndü. Herkesin ayılıp bayıldığı Darkling yani Aleksander karekterini de pek beğenmedim açıkçası. Ben Barnes'a bayıldılar diyeceğim haydi, Stardust ve Narnia'dan hatırlarım kendisini o zaman baby face bir insandı, fakat şu anki haliyle bence ortalama eli yüzü düzgün bir Britiş beyi. Yani sokakta görsek belki dikkat çeker, ama sinema endüstrisinde ortalama düzgün yüzlü biri bence. Ya da ben kendisinden Westworld'de oynadığı Logan karakteri yüzünden soğumuş olabilirim, hahaha... Yine de burada oynadığı karakter, Darkling de sevilesi bir villain değil ki.. Manipülatif, bencil, güç düşkünü ve pedofili (Alina karakterini kitaplardaki gibi 17 yaşında ve kendisini de birkaç yüzyıl yaşında olduğunu sayarsak gayet de makul bir tabir) bir kötü adamı oynuyor. Sürekli Cersei gibi ağzını eğe eğe konuşuyor. Ayrıca yüzyıllardır yaşayan tüm kraliyet ailesini parmağında oynatan biri olarak zeki ve bilge olmasını bekleriz, ama bildiğin lame. Alina'yı tavlamak için Mal'a sevdiği çiçeği testmiş gibi sorup sonra gidip kıza o çiçekleri veriyor, güya çok güçlü bir büyücü ama sürekli Mal'la sidik yarıştırmaya çalışıyor ve aşk üçgenciler mutlu olsun diye yine ergen Mal'la yumruk yumruğa dövüşüyor ajskasjak. Bana şahsen seksiden çok ezik ve komik geldi. Neyse ki Alina, kim olduğunu öğrenince Darkling'İn başka oyunlarına düşmüyor. Buradan bir artı puan kazandı. Haydi, yine iyisin Alina.

Mal ve Alina, Alina Aleksander'ın kim olduğunu öğrenip Kaz ve ekibinin yardımıyla saraydan kaçınca tekrar biraraya geliyor. Fakat oradan uzaklaşmak yerine Aleksander'ın boynuzlarını güç amplifierı olarak kullanmak istediği sihirli geyiğin (bunu da Mononoke Hime'deki shishigamiye benzettim) peşine düşüyorlar. Niye çünkü ondan önce Alina'nın bu gücü ele geçirmesi lazımmışmış, ama hikaye yazımındaki gidişat çok açık: aslında geyiği tek başına bulamayacak olan Aleksander bunları takip edecek ve geyiği bunlardan önce öldürecek, zönk. Daha hikaye ilerlemeden bunu görebiliyoruz. Neyse beklediğim gibi oluyor ve Darkling yani Aleksander geyiği ele geçiriyor. Bir Tailor yardımıyla geyiğin boynuzlarını Alina'nın boynuna modifiye ediyor (bildiğin derisine gömülüyor, hafif rahatsız ediciydi bu kısım) ve kendi eline de koyduğu bir metalle Alina'nın gücünü kontrol altına alabilen resmen bir tasmayı Alina'ya takıyor. Sonra Alina'yı geminin güvertesine zincirleyip bazı insanları Fold'u yok edeceklerine ikna edipkendine katarak Fold'un ortasına doğru ilerliyorlar.  Fakat Darkling, Fold'u yok etmek yerine daha da genişletip Novobirsk kentini yok edip, gemidekilere "bakın Sun Summoner'ın gücü de artık bende artık ayağınızı denk alın, Grisha'ları rahat bırakın" nutuğunu atıp evil kahkasını atıyor. Bu noktada da Alex'in kazık attığı eski fuck buddy'si olan squaler Zoya'nın taraf değiştireceği de gün gibi ortadaydı ki, çok gecikmeden o da oldu. Neyse Kaz, Inej, Jesper, Zoya ve Mal'ın yardımıyla Darkling'i alt edip kendi yarattığı Volcra'lara yem olarak atıp ondan kurtuluyorlar. Bu sahnelerde oyunculuklar epey zayıftı, özellikle Mal ve Alina'nın "don't say meet me at the meadow" sahneleri cidden okul piyesi seviyesindeydi. Onların yanında Ben Barnes bence yine hakkını vermeliyim ki, gayet itici Darkling karakterini son derece başarıyla sergilemiş. Neyse bölümün sonunda aslında Darkling'in tabii ki de ölmediğini ve tam tersine gölgeden ordusuyla tam gaz ilerlediğini görüyoruz. Alina ve Mal ise kaçışa geçiyor ve bir gün Alina yeterince güçlenip Fold'u kendi başına yok edeceğine söz vererek sezonu bitiriyor.

----- Spoiler ends------

Özetleyecek olursam evren yaratımı, prodüksüyon ve kostümlerle 8/10, oyunculuk ve hikaye anlatımıyla 6.5/10, overall 7.5/10 olmuş. Fantastik severleri eğlendirecek çerezlik bir Netflix dizisi izlemek isteyenler buyurabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder