Merhaba internet!
Geldiğimden beri internete ancak birkaç gün önce kavuştum. İstediğin kadar yurtdışında ol, gez toz ama internet olmadan yine olmuyormuş bunu anladım. Şimdi aslında anlatacak çok şey var, yani bundan önceki hayatım o kadar durağandı ki o yüzden bana çok gibi de geliyor olabilir. Baştan başlayıp uzunca bir özet geçeceğim sanırım.
13 haziran 05:40 uçağıyla önce Stuttgart havaalanında indik. Üzerimizde yazlıklar vardı ve indiğimizde yağmur yağıyordu. Zaten ilk pilot havanın 10 derece olduğunu söyleyince dedim, ilk sıçışlar başlıyor. Neyse uzunca bir pasaport kontrol sırasından geçince kendimizi havaalanında malca nereye gideceğimizi bilmeyen şaşkınlar olarak meydanda bulduk. İnternetten haberleştiğimiz şekilde önce Stuttgart merkez tren istasyonuna gitmek için bir esban metrosuna yani Fluhaufen/messa'ya sonra ordan da Karlsruhe hauptbahnhauf için şehirler arası trene binmemiz gerekiyordu, fakat biz sağa sola gidip bir türlü esbanı bulamadık önce. Sonra ileride güvenlik formalı bir adam vardı, onun yanına aramuzda söylene söylene gittik. İngilizce tam sormaya başlamıştım ki adam meğersem aramızdaki konuşmaları duymuş, kendisi de Türk'müş, direkt "yardımcı olabilir miyim?" dedi. İlk hemşerimize de böylece daha ilk dakikalarda Stuttgart havalimanında rastlamış olduk. Neyse bize yolu gösterdi. Stuttgart'tan Karlsruhe'ye giderken de sağolsun biletçi Alman amca gayet düzgün İngilizce konuşabiliyordu, öylece hallettik. Karlsruhe'de bizi, bizim bölümden mezun olup KIT'de doktorasını yapan ve yanında staj yapacağımız Ertan karşıladı ve sağolsun Grötzingen'de tuttuğumuz eve kadar eşlik etti bize. Hatta ilk alışverişimizi bile eve yakın olan Lidl'den beraber yaptık.
Ev demişken hiç bahsetmemişim bir önceki yazıda. Ertan aracılığıyla Grötzingen diye okula 15 dakika mesafede Karlsruhe'nin semtinden tek odalı bir ev bulduk. Önce iki kişi kalırız demiştik ama diğer arkadaş da başka bir yer bulamayınca üç kişi deneyelim dedik. Benim korkum daracık bir yer olmasıydı ama görünce rahatladım. Çünkü gayet aydınlık ve geniş bir odadan oluşuyor. Mutfağı içinde ve üçümüzün de yatacağı yataklar vardı. Ev sahibimiz de Türk çıktı zaten, kalan eksiklerimizi de o tamamladı. Hatta ilk günün sabahına bizi kahvaltıya bile çağırdı. Grötzingen çok şirin evlerden oluşan küçük bir kasaba gibi bir yer. Bize en yakın olan market olan Lidl'e giderken de Pfinz diye bir dere gibi bir şeyin üstünden köprüden geçip gidiyoruz. Havası bile temiz böyle doğa ile içiçe resmen. İşte Pfinz ve etraftaki evlerden birkaç foto;
Merkezdeki ve üniversite çevresindeki evler tabii biraz daha farklı ama onların da mimarisi yine değişik. Şehrin her yerinden tramvay geçiyor. Otobüs gibi bir alışkanlık yok sanırım buralarda. Bu da üniversite çevresinden bir fotoğraf;
Karlsruhe iyi hoş da, biraz fazla sessiz sakin bir yer. Öğrenciler okula bisikletle geliyor. Hiçbir turnike, bilet okutma olmadığı halde herkes biletlerini alıyor. Akşam 9'dan sonra barlar ve McDonalds gibi yerler dışında bütün dükkanlar kapanıyor ve saat 23:30'dan sonra tramvay seferleri de çok seyrekleşiyor. Kampüs içi biraz daha hareketli ama bazen İstanbul ve İzmir'deki hareketliliği aramıyor da değilim. Fakat burda birkaç pahalılık dışında hayat o kadar kolay ki dönmek benim için çok zor olacak. Hemen alıştım ve benimsedim çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder