source: XGN.nl |
Yıl: 2021
Bölüm sayısı: 9
Platform: Netflix
Benim puanım: 7.6/10
Sosyal medyayı kasıp kavuran, hem bolca övgü hem de yergi toplayan yılın Kore yapımı Netflix dizisine gelelim. Diziyi ben ilk Liah Yoo'dan duydum, sonra da Çisem Çakır da beğendiğini söyleyince dedim acaba ben de izlesem mi, yoksa La Casa de Papel falsosu gibi bir şey mi çıkacak acaba? En son da son zamanlarda beğeniyle dinlediğim Ortamlarda Satılacak Bilgi podcast'inin instagram hesabında da önerildiğini görünce artık izlemeye karar verdim. Uzun uzun analiz kasacak derinlikte bir dizi olduğunu düşünmüyorum, ama ben genel olarak sürükleyiciliğini beğendim. Dizinin konusu aslında biraz bilindik, çok zor ekonomik koşullarda olan, borç batağa batmış, sosyal olarak toplumdan dışlanmış insanları toplayıp milyarlarca büyük mebla para teklif edip onlara ölümcül bir takım oyunlar oynatmak. Aaa bakalım nereden hatırlıyoruz bunu, nam-ı diğer Hunger Games. Hatta tıpkı oradaki gibi bize bu oyunlara yatırım yapan aşırı burjuva sınıfından saçma sapan insanlar gösterdiler 7. bölümde. Bu diziye Kore yapımı Hunger Games dersek de çok yüzeysel olmaz bence. Sadece kırmızı kostümlü görevlilerin maskesinde play station kumandasının tuşlarındaki yuvarlak, üçgen ve kare sembollerinin olması ve bunun aralarındaki hiyerarşiyi göstermesi komik ve orijinal bir fikirdi diyebilirim.
Şimdi biraz Kore dizilerinin genelde güzel başardığı karakter tiplemelerine ve duygu ve dram işleyişlerine gelelim. Ana karakterimiz Gi-hun tam da bir baltaya sap olamayacak bir evlat tiplemesi, yaşlı annesi çalışırken onun banka kartını çalıp at yarışlarında para kaybeden, eski evliliğinden küçük bir kızı olmasına rağmen babalık mesleğinde epeyce çuvallayan bir tipleme. Ama aslında temiz kalpli ve yufka yürekli biri olduğunu bazı küçük sahnelerle gösteriyorlar. Misal tefecilerden kaçarken çarptığı genç kızı tüm acelesine ve paniğine rağmen yerden kaldırıp özür dilemesi, eve götüreceği ve yiyecekleri tek yemek olan uskurumdan gördüğü bir sokak kedisine de bir parça vermesi gibi... Zaten dizi boyunca da bu iyi niyetliliğinden vazgeçmeyen bir karakter oldu. Bir de onun ters tiplemesi var, Gi-hun'un çocukluk arkadaşı Sang-woo. Fakir mahallesinden zekasıyla kurtulmayı başarmış, fakat kibirden ve kötü yönetiminden dolayı yine işini gücünü batırmış, borca batmış ve bundan dolayı kendini yine Hunger Games'te bulmuş bencil bir karakter bu. Pakistanlı mülteci saf Ali karakterini ise biraz sterotip buldum ama sanırım Sang-woo ile arasındaki homoeroktik gerilim için koyulmuş bu karakter. Sang-woo ne kadar bencilse, Ali karakteri ise o kadar özgecildi. Dizide sık gördüğümüz diğer iki karakter ise Kuzey Kore'den iltica eden kapkaçcı genç kız Sae-byeok ve alzheimerlı yaşlı adam Il-nam. Sae-byeok'un amacı yetimhaneye bırakmak zorunda kaldığı küçük erkek kardeşinin geleceğini kurtarmak iken, Il-nam karakterinin sadece ölmeden önce bir şeyler yapmak için oyuna katıldığını öğreniyoruz. Bu beş karakterin etrafında dönen son derece duygusal 6. bölümle çıta epey yükselmişken, bence saçma sapan Amerikalı VIP karakterleriyle ve garip bir polis kovalamacasıyla düşüşe geçti. 2. sezonun sinyallerini de verdi ama ilk sezondaki karakterlerin neredeyse hepsi öldüğü için nasıl devam ederler bir fikrim yok. Bence devam etmesinler zaten, böylece bırakırsa tadında kalır ve deli saçması La Casa de Papel'in kaderine düşmez umarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder